Farkındalık ve Dönüşüm arasındaki fark nedir? Cevabı siz verin lütfen.
Güncelleme tarihi: 21 Eyl 2018

Farkındalık çok telaffuz edilen bir kelime haline geldi son dönemlerde. Ben de dahil olmak üzere bir çok danışman farkındalık çalışmaları yapıyor. Ama eksik olan bir kavram var kanımca. O da dönüşüm kavramı. Takdir edersiniz ki farkındayım demek, dönüşüm yoksa yeterli değildir. Örnek vermek gerekirse, sigara içmenin zararlı olduğunu bilmek farkında olmaktır ama sigarayı bırakmak dönüşümdür. Tüm dünya az çok zararlı veya yanlış olanın listesini çıkartmış durumdadır, yani farkındadır ama tüm dünya hatalar ağına takılmış gibi, yaşamaya devam etmektedir. Bu noktada sormak lazım; farkındayım demek yeterli mi? Bir adım ilerisi nedir? Bir adım ilerisi, dönüşümdür. Dönüşümü nasıl algıladığımı aşağıda sizinle paylaşmak isterim. Bunu yaparken farkındalık ve dönüşüm arasındaki ince çizgiyi belirgin hale getirmeye çabaladım. Peki ama dönüşüm için gerekli olan nedir? Bunun cevabını da sizin vermenizi dilerim.
Farkındalık, yanılgılar ile boyanmış gözlerimizdeki boyaların akmaya başlamasıdır. Pozitif dönüşüm, boyaların akmasına izin verirken aydınlanan yüzümüz ile dünyaya pırıldayan gözler ile baktığımız o an başlar. O an evren de size bir güneş misali pırıldayan gözler ile cevap verecektir.
Farkındalık yaşamın bir sanat olduğunu anlamaktır. Dönüşüm, bu sanatın inceliklerini öğrenip icra etmektir. Elbette dönüşümün ikiz kardeşi öz-disiplindir.
Farkındalık doğanın turistik bir yer veya çıkılan tatil değil, ev olduğunu bilmektir. Dönüşüm, bu eve iyi bakmaktır.
Farkındalık, beden içinde tanrısal bir tohum taşındığını kabul etmektir. Bu tanrısal tohumun sonsuz bir kaynak olduğunu bilmek farkındalıktır. Dönüşüm ise içsel dinginlik sayesinde bu tanrısal tohum üzerindeki perdeleri usulca aralayarak tanrısal tohumun ışığı ve pırıltısı ile göz göze gelmektir. Bunu yaşayan kişi dönüşüm basamaklarını arkasına bakmadan tırmanacaktır. Dönüşüm, ilizyondan uyanmaktır.
Farkındalık, güç arayışı içinde olanların iç güç ile dış güç arasındaki farkı bilmesidir. İç güç, bedeninizde saklı bebek tanrıdır veya ruhunuzdur. Eleştiriye açık, korkusuz, mütevazi ve özgüvenlidir. Özgürdür. Korkmaz. Sihir, gizem ve sırlar ile doludur. Dış güç ise, egonun hakim olduğu bir arayış ve yanılsamadır. Onaylanma, kontrol etme ve kabul edilme ihtiyacı ile yoğrulmuştur. Kendimiz için yarattığımız imaja bağımlıyızdır. Aldatıcı bir güçtür. Para maddiyat ve unvan ile beslenir. Dönüşüm kişisel gücün referansını iç dünyaya bağlamasıdır. Bu kişi sarsılmaz bir güç ile donanacaktır. Tanrısal kapılar ona açılacaktır.
Farkındalık, “Ben bedenimde tanrısal bir tohum taşıyorsam, o zaman diğer canlılar da bu tanrısal tohumu taşıyor, yalnız değilim.” diyebilmektir. Her canlının sizin gibi bir ışık olduğunu bilmek, farkındalıktır. Farkındalık, her canlıya veya yaratılmışa bakarken aslında onun bir ışık olduğunu kabul etmektir. O çok sinir olduğunuz insanın bile bedeninde tanrısal ışık sakladığını kabul etmektir. Sıkça sorulan soru şudur: “Madem o da ışık, neden bu kadar sinir bozucu?”. Bu sorusunun cevabını bilmek dönüşümü tetikler. Cevap şudur: Her varlık ışığının etrafında onu koza gibi sarmalayan bir bilinç veya ilizyon kabuğu olduğunu anlamak farkındalıktır. Bu bilinç kabuğu o kadar dünyevi ve gerçekçi bir rol yapar ki milyarlarca insan bu ilizyona inanır. Kendi tanrısallığını unutur. Sıradan bir varlık gibi davranır. Bu bilinç kabuğu ve kozası bazen o kadar serttir ki ışığa ulaşmak çok zordur. Hatta kişi dahi kendi özüne ulaşamaz. O da kendisinden çok uzak kıyılara düşmüştür. Dönüşüm, sevdiğiniz sevmediğiniz her bedenin bir ışık olduğunu bilerek onlara bakabilmektir. Onlar bunu bilmeyebilir. Sizin bilmeniz yeterlidir. Onlara ışık dolu güzel gözler ile bakın. Yeterlidir.
Farkındalık, ezber bozmaktır. Atom altı düzeyde, yani kuantum alanında olumlu düşünce gücü ile değişim yapmak isteyenler, ek olarak “doğa ana” ile iyi geçinmek durumunda olduklarını bilirler. Yaratım gücü doğa ana kaynaklıdır. Bu gerçeği bilmek farkındalıktır. Dönüşüm ise ekolojik ayak izini hesaplamak ve ona göre doğaya saldığımız atıkların temizlenmesinde kendi üstüne düşeni yapmak demektir. Elbette evren kendisine şefkat ve özen gösterene bebeği gibi davranacak ve bir dediğin iki etmeyecektir.
Farkındalık, alma ve verme yasasının evrenin yasası olduğunu bilmektir. Bedenimizde nefes alıp vermek olarak gerçekleşen bu yasa, evrende ve gündelik yaşamda alma ve vermenin dengesi olarak vuku bulur. Almak ve vermeye karşı koymak evrenin ilahi zekasına müdahale etmek olduğunu bilmek farkındalıktır. Bu sonuçların karşılıksız çıkacağı bir çaba olduğunu bilmek farkındalıktır. Dönüşüm ise aradığınız şeyi vermeye başlamanız ile tetiklenir. En çok ihtiyacınız olan duygu nedir? Şefkat, sevgi, ilgi, anlaşılmak, maddi güven gibi düşünün bir kere. Her ne ise başkalarına da onu vermek dönüşümdür. Bu yasanın aktive olması için başkalarının duygularına dokunmak dönüşümdür. Bir iltifat, takdir, yardım, ilgi, sevgi dolu bir söz iyi bir örnektir. Gittiğiniz her yere bir hediye götürmek dönüşümdür. Elleriniz ile yaptığınız bir tatlı veya satın aldığınız canlı (öldürülmemiş) bir çiçek gibi. Hediye verildiğinde ise almayı kabul etmek ve dengeyi kurmak dönüşümdür.
Farkındalık beklentisizlik yasasını tanımaktır. Verirken beklentisizlik yasası içinde verebilmek önemlidir. Burası zor olandır. Dönüşüm zor olanı başarabilmektir. Dönüşüm, beklentisizlik içinde hediye verebilmektir. Atalarımız çok güzel söylemişler “İyilik yap, denize at!” Bu duyguyu herkesin tatmasını dilerim. Beklentisiz ve hesap yapmadan davranmak. Bu tutum ayaklarınızı yerden kesecektir.
Farkındalık, kainatın her bir öğesinin, yani gezegenlerden tutun da gözle görünmeyen canlılara kadar hepsinin bir ritminin olduğunu bilmek ve bu ritmin evrensel yasalara tabi olduğunu anlamaktır. Evrenin kalp ritmini olduğunu anlamaktır. Evrenin tüm yasalarının birbirinin tamamlayıcısı olduğunu bilmektir. Örnek, yasalardan ilki olan “Her canlı tanrısal bir tohumdur!” yasasını bilmek tek başına işe yaramaz. Hatta yıkıma sebep olabilir. Diğer canlıların da tanrısal tohum olduğunu kabul etmek yasalar çarkının bir dişlisidir. Böylece kişi bütünsellik yasasına ulaşır. Her yasanın idrakı ve uygulanması ile bilinç sıçraması yaşanır. Tüm yasaları içselleştirmek dönüşümdür. Dönüşüm tüm yasaları bizzat gündelik hayatta kullanabilmektir. Tüm yasaları birlikte kullandığınızda hepsi birbirine en doğru noktada dokunan dişliler gibidir ve sistemi hayatınızda rahatlıkla yaşarsınız. Bu sayede evrenin kalp ritmini duymaya başlarsınız. (dipnot: kitap sonunda evrensel yasaların kullanım kılavuzu verilmiştir.)
Farkındalık, atalarımızın sosyal varlık olarak bir çember oluşturup, o çemberin etrafında, doğanın göbeğinde oturduğunu ve bu çember etrafında bir frekans yakaladığını ve eşitlik ilkesini aktive ettiğini, yargılardan uzak huzurlu hissedebildiklerini bilmektir. Atalarımız rekabet ve mükemmeliyetçilik ilizyonundan özgürdür. Dönüşüm, bu çemberi modern dünyada yaşatabilmektir.
Farkındalık, kişinin yüzeysel yaşam sürmekten vazgeçmek için içsel bir itki duymasıdır. Dönüşüm ise dış nesnelere olan bağlılıktan vazgeçmek; nefret, gurur, satın alma isteği, rekabet, kontrol etmek gibi duygulara kapılma yerine içsel ve dışsal sevginin gücünü tercih etmektir. İç dünyamızı sevmek ile başlarız. Bu sevgi taşar ve dış dünyayı sevmek de kolaylaşır. İnsan bedeninde konumlanmış sevginin gizli potansiyellerine inanmak ve bilincin zirvesine ulaşmada isteksizlik, ataleti kırmak dönüşümdür.
Farkındalık kişinin kontrol ilizyonundan uyanmasıdır. Farkındalık kişinin ailesini, eşini, çocuğunu, dostunu, arkadaşını kontrol edemeyeceğini artık anlamasıdır. Kontrolün mümkün olmayan bir hayal olduğunu idrak etmek farkındalıktır. Her şeyi kontrol etme sevdasının komik olduğunu görmek, kişinin kendine bir dış göz olarak bakması dönüşümdür. Stres yaratan kontrol ilizyonu yerine, sağlıklı kabullenişi tercih etmek dönüşümdür. Evrendeki mekanizma kontrol değil sonsuz bir özgüven mekanizmasıdır. Tüm gezegensel sistem gözle görünmeyen öz-güven kürecikleri ile havada kalmaktadır. Bu öz-güven frekansı düşerse eğer tüm gezegenler danslarını bırakıp birbirlerine çarpmaya başlar ve evrende kaosa sebep olurlar. Dönüşüm gündelik hayatta kontrol ilizyonundan ve kaostan vazgeçerek yumuşak bir akış içinde kalmaktır.
Farkındalık bireysel gelişimin magazinsel bir konu değil, tüm evrenin dinamiklerini içine alan bir zorunluluk ve sorumluluk olduğunu algılayabilmektir. Dönüşüm, ireysel gelişimi “Oolumlu düşün, olumlu olsun!” yüzeysel tutumundan daha ileri bir noktaya taşıyarak daha derin bir yaklaşım sergilemektir. Örnek vermek gerekirse, bedende toksin birikimi her gün tükettiklerimiz ile artar ve kötü anılar ise toksinlere yapışır. Orada ikamet eder. İç beden temizliği ayrıca bilinç temizliğidir. Oysa çoğu insan iç beden temizliği yapmadan, NLP, Hipnoz, Geçmiş Yaşam Temizliği, Reiki v.b teknikleri uygular. Bir süre rahatlar ama uzun dönem bir sonuç alamaz çünkü sorunun kökenine inmemiştir. Toksin ve kötü anının kaynağını temizlememiştir. Dönüşüm bedenin temizliği, seçtiğimiz temiz gıdalar ve bilincin temizliği konusunda gösterdiğimiz özendir ve yaşadığımız disiplindir.
Farkındalık kişinin kontrol edebileceği ve edemeyeceği şeyleri ayırt etmesidir. Dönüşüm kişinin duygularını, düşüncelerini, bedenini, nefesini ve bilincini ve ruhsal tutumunu kontrol etmesidir. Dönüşüm sağlıklı bir kabulleniş ve içsel huzur olarak ruhumuzda, sağlık ve zindelik olarak ise bedenimizde kendini gösterir. Kontrol edebileceğiniz tek şey sizin ruhsal tutumunuzdur. Bu bilgeliğe göre davranmak dönüşümdür.
Farkındalık, beklentisizlik prensibini bilmektir. Eylemlerden alacağımız sonuç beklentisinden özgür olmak. Örnek: Kişi yoga yaparken karmik tohumları yakar ve özgür olur. Ancak karmik tohumları yakma beklentisi varsa özgürlük geç gelir. Beklenti direnç yaratır. Dönüşüm beklentisizlik sihrini bizzat yaşamaktır.
Farkındalık “Olan mükemmeldir!” demektir. Bu evrene karşı çıkma çabasından vazgeçmektir çünkü negatif zannettiğimiz olayların, pozitif etkileri vardır. Yaşananlar bir düzeye kadar, eğitim ve tekamül amaçlıdır. Tüm evren tekamül sistemi üzerine kuruludur. Bizler dersimizi çalışmazsak yeniden ve yeniden sınavda kalır ve her seferinde sorular zorlaşır. Sorular zorlaşır çünkü kendi sesini duyuramayan evren, ses tonunu yükseltmiştir. Dönüşüm, tekamül edenin ruh değil bilinç olduğunu anlamaktır. Ruh zaten tanrısal ve kusursuzdur. Dönüşüm, ruhu sarmalayan ve onu kör eden bilincin etrafındaki kozanın kalkması ve tekamülün gerçekleşmesidir.
Farkındalık, egonun kıvamında olması gerektiğini anlamaktır. Yüksek ego ve dişe diş, kana kanda karmik tohum yarattığını bilmektir. Dönüşüm, “Yaradılanı severim yaradandan ötürü!” sözünü hayatında eylemleri ile sergileyebilmektir.
Farkındalık, pasifizmi terk edip aktivizme yönelmektir. Sesinin kısık değil, gür çıkması farkındalıktır. Pasifizm yerine aktivizmi tercih etmek, farkındalıktır. Dönüşüm ise kaliteli bir aktivizmdir. Örnek: Kaliteli bir dönüşüm şöyle olmalıdır. Kadınlara uygulanan şiddete hepimiz karşıyız? Peki, gıda endüstrisinde köle usulü çalıştırılan dişi inekler için ne hissediyoruz? “Ama onlar inek, bu iş için yaratılmışlar, dinimiz böyle emrediyor, eğer sütleri sağılmaz ise rahatsız olurlar!” dediğinizi duyar gibiyim. Dikkat ederseniz köle gibi çalıştırılması dedim çünkü gıda sektöründe mutlu inek yoktur. Köle inek vardır. İnek bir dişidir ve süt vermesi için çoğu kez köle muamelesi görür ve zorla hamile bırakılır. İnek, köle dişi ve işçidir. Hiçbir canlı bunu istemez. Sesini çıkartamıyor olması mutlu olduğu anlamına gelmez. Konumuza dönersek hayvanlara yapılan işkenceleri mazur görürken insanoğluna yapılan işkenceleri vahşet olarak tanımlamak “türcülük”tür. Türcülük, “Benim tür”üm diğer türlerden daha üstündür, ben diğerlerini sömürme hakkını kendime görüyorum” demektir. Bir çeşit ırkçılıktır. (Beyazlar da kendilerinden aşağıda gördükleri siyahların, beyaz ırk için çalışması gerektiğine inanıyordu. Bakınız o dönem sona erdi.) Şiddete karşı duruş sergilerken, dişi ineklerin sömürülmesini sistemin bir gereği olduğunu telaffuz etmek yarım kalmış bir aktivizmdir. Sistemi her konuda haklı çıkarmak için sıklıkla rastlanılan psikolojik savunma sistemleri kısaca şöyledir. Bastırma, Rasyonalize etme/ mantığa bürüme, Yansıtma, Ödünleme/telafi etme, Karşı tepki geliştirme, Şakaya vurma, Yadsıma/inkar etme, Gerileme, Yön değiştirme, Polyanacılık, Kaçma, Entellektüelleştirme (Düşünselleştirme), Dışsallaştırma, Erteleme. Hatta bu savunma sistemlerini, kişinin bizzat kendisi de sömürülürken kişinin azimle kullandığını ve sistemi savunduğunu gördüğümüz oluyor. Bu kavramlar psikoloji biliminin kabul ettiği, kişinin durumu rasyonelize etmek için kullandığı “bilinçaltına bastırma” çabalarıdır. Oysa gerçekler zannettiğimiz kadar acı değildir. Bu psikolojik bastırma tekniklerini kullanmak gerçekleri kabul etmekten daha acıdır ve enerji sarfına sebep olur. Dönüşüm kişinin türcülüğe, tüm yaşam biçimi ve ruhu ile karşı çıkabilmesidir. Dönüşüm evrenin tüm canlılarını eşit sevebilme kabiliyetinde yatar. Kalbin, şefkatle atması dönüşümdür.